Sözlerine devam eden Albayrak “İmar affı çıkarıldı. İhtiyaç olması bir kenara yanlış işleyişi yüzünden de sonuçları çok ama çok ağır oldu” diyerek “Sorumsuzluğunuzu, plansızlığınızı, ihmallerinizi ve liyakatsizliğinizi örtbas edemezsiniz” ifadelerini kullandı.
“Bakınız imar affı çıkarıldı. İhtiyaç olması bir kenara yanlış işleyişi yüzünden de sonuçları çok ama çok ağır oldu. Söylenecek çok söz var ama bunları zaten defalarca söyledik. Doğal afetlerde can kaybı illa ki yaşanabilir ama en az kayıpla atlatmak için önlem almak gerekir. Keşke Bilim adamlarının uzmanların görüşleri dikkate alınarak mühendislikten faydalanıp hazırlık yapılsa da bu derece acılar yaşanmasa da bizler de bunları konuşmuyor olsak…”
CHP Tuzla Meclis Üyesi ve Grup Başkan Vekili Kenan Albayrak’ın, belediye meclis salonunda yaptığı o konuşma metni:
"Sözlerime 6 Şubat gecesi yaşadığımız deprem felaketinde yitirdiğimiz tüm canlarımıza Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar dileyerek başlamak istiyorum.
11 ilde yaşanan ve hala ard arda devam eden depremler maalesef herkes için büyük bir üzüntüye sebep oldu. Milletçe bu yaşanan felaketlerden dolayı kimi zaman gözyaşları ile izledik kimi zaman da elimizden yardım destek çalışma ne yapabildiysek destek verdik vermeye de devam ediyoruz. Depremin yaşanmasının üzerinden 29 gün geçti. Gerek belediyeler gerek sivil toplum kuruluşları gerekse kamu kurumları olmak üzere afet bölgesindeki çalışmalarına devam etmektedir.
Yaşanan acı büyük ve yaraların sarılması uzun bir süre alacak. Hepimiz üzüldük ve hepimiz keşke yaşanmasaydı keşke o canları yitirmeseydik demişizdir. Fakat bir deprem ülkesiyiz bu ilk değildi sonda olmayacak bunun bilincinde olmamıza rağmen daha acı bir gerçeklerde var ortada. Doğal afetler ve depremler ülkemizin bir parçası ve ona göre yaşamanın hazırlık olmanın zorunlu olduğu da en büyük gerçeğimiz.
Yıllardır onlarca depremle ilgili programlar yapıldı uzman kişiler profesörler devamlı uyardı anlattı. Bilim insanları anlattı ve gerekli önlemlerin alınmasını tedbirlerin alınıp hazırlıklı olunmasını söylediler. Deprem değil bina öldürür diye de uyarıp tedbir almaya ve doğru yapılaşmaya dikkat çekip durdular. Ama her seferinde umursamadınız biz hazırlıklıyız dediniz. Fakat Deprem afeti yaşandığında ise:
Her zamanki gibi ‘’Tüm önlemler alındı. Gerekenler yapılıyor. Milletimiz rahat olsun. Devletimiz gücünü her yerde gösteriyor.” Dediniz ve aynı şeyler tekrar tekrar yaşandı.
Devleti yönetmenin sorumluluğu bu kadar mı dır!
Devleti yönetmek milletini başına gelecek felaketlerden zararlardan korumak için tedbirleri almak denetlemeleri yapmak hazırlıklı olmak felaketler yaşandığında ise en az zararla halkına sahip çıkmaktır. Sadece enkaz kaldırmak ve yitirdiğimiz insanları toplamak değildir. O zor acılı günlerinde kol kanat germektir gerektiğinde bir çadır bir sıcak çay bir çorba verebilmektir.
Kaderin planı diyerek bu çok büyük felaketti diyerek bu başka bir deprem diyerek sorumsuzluğunuzu, plansızlığınızı, ihmallerinizi ve liyakatsizliğinizi örtbas edemezsiniz. Devleti yönetenlerin işi her felaketten sonra kader deyip bahaneler üretmek değildir. Yaşananlardan ders çıkarıp daha sonra tekrar olabilecek felaketler için gerekenleri yapmaktır.
Bu kaçıncı? Kaç sefer daha ihmalleriniz yüzünde can kayıplarında artışlar yaşayacağız?
Depremin ve doğal afetlerin tabi ki önüne geçemeyiz ama can kayıplarının artmaması için sorumluluklarınızı yerine getirmelisiniz. Gerekirse seferberlik ilan edip olası İstanbul depremi için gereken tedbir ve hazırlıkları ivedilikle almalıyız.
Sayenizde 24 yıl sonra 24 yıl önceki kadar bile olunamadığını açıkça gördük.
Depreme hazır olmadığımız gibi, deprem sonrasına da hazır değildik. İlk 3 gün gün bölgeye doğru düzgün müdahale bile edemediniz. Ne AFAD organize olabildi ne askeri birlikleri kışladan çıkarıp bölgeye sevk ettiniz ne de yardıma gitmek isteyen ve bekleyen birçok sivil toplum kuruluşları ve bireylerin bölgeye geçmelerini hızlandırdınız. İnsanlar göçük altında yardım beklerken siz o durumda bile hala tek kişinin onayını bekleyip aksiyon almaya çalıştınız.
Buda yetmedi Bakanlarınız çıkıp depremden birkaç saat sonra bile daha bölgedeki yıkımı bile tam görmeden her şey kontrolümüz altında dediniz. İnsanlar feryad edip yardım edin diye bağırıp çağırdılar. Yetişin yardım eden kimse yok felaketle başbaşa kaldık dediklerinde devletimiz nerde diye bağırdıklarında Ekonomi Bakanı çıkıp her şeyin kontrol altında olduğunu ve bu söylenenlerin yanlış bilgiler olduğunu söyledi.
Bir yandan parti sözcünüz cumhur ittifakının teşkilatları sahadadır diyor. Felaket yaşanmış bir yerde bunun cumhurumu olur milleti mi olur ya? El insaf. Diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanı konuşma yaparken onun yanında kameraların karşısına geçmek için birbirlerini itip kalkan bakanlarınızı da gördü bu millet.
Sayın İçişleri Bakanı ise biz İstanbul depremine hazırlık yapmıştık dedi. Hatay depremine değil. Bu neye benzedi biliyor musunuz? Dersine çalışmayan sınavdan kalan bir öğrencinin sorular çalışmadığım yerden çıktı hocam demesine benziyor.
Kızılay ise ne yapar?
Para karşılığı Ahbap’a ve birkaç yere daha parayla çadır satar.
Daha sonra ilk zamanlar yetişemedik deyip helallik istemeye başladınız. Ya bu nasıl bir devlet yönetme anlayışıdır. Devleti yönetenlerin deprem yaşamış acılı insanlarına daha sağduyulu davranması gerekmez mi? Onları kucaklamalı devletinin sıcaklığını ve büyüklüğünü onlara göstermeli yaralarını sarmalı acılarını dindirmeli.
Ama maalesef 24 senede bir arpa boyu yol alamamışsınız. Aldığınızı söylediğiniz önlemlerin alınmadığını ve deprem sonrası için planladığınız müdahaleleri de yapamadığınızı koordine edemediğinizi de üzülerek gördük. Deprem bölgesinde günlerce göçük altında kalanların adresleri konumları verildi. Müdahaleler yetersizdi. Birde twitter sosyal medya hesaplarında iletişim sorunları yaşandı. GSM operatörleri aldığınız paralar size helal değil. Günlerce gsm operatörlerinde sıkıntı bitmedi.
Günler geçmiş hala çadır yok su yok tuvalet yok her şeylerini kaybetmişler göçük altında ailelerinin sesini duyup yardım edemiyorlar. Bu millet eksikler plansızlıklar yetersizlikler yüzünden niye bu kadar acı çeksin. Her depremden sonra müteahhitler suçlanıp tutuklanır. Bu depremin tek sorumlusu sadece müteahhitler midir? Hayır.
Denetleyen kurumlarda da ihmal olabilir. Beton firmasında da olabilir. Zemin etüt veya statik proje ve hesaplarını yapan mühendislerde de olabilir. Yanlış alanlarda yapılaşma şehirleşme de ayrı bir sorun. Ülkemiz deprem yatağı yapılanma konusunda bu göz ardı edilememeli.
Yani kısacası ihmalkârlıklar zinciri ve denetimsizlik kontrol mekanizmalarının yeterince olmaması. Mevcut yönetim sisteminin doğru çalışmaması, yasaların ve mevzuatların doğru işlememesi. Bakınız imar affı çıkarıldı. İhtiyaç olması bir kenara yanlış işleyişi yüzünden de sonuçları çok ama çok ağır oldu. Söylenecek çok söz var ama bunları zaten defalarca söyledik. Doğal afetlerde can kaybı illa ki yaşanabilir ama en az kayıpla atlatmak için önlem almak gerekir. Keşke Bilim adamlarının uzmanların görüşleri dikkate alınarak mühendislikten faydalanıp hazırlık yapılsa da bu derece acılar yaşanmasa da bizler de bunları konuşmuyor olsak.
O kadar acılar yaşanmasına rağmen deprem yine bize bir şeyi gösterdi ki en önemlisi de bu: Millet olarak en zor zamanlarda bile varımız yoğumuz ile canla başla yaraları sarmaya acıları dindirmeye devam ediyoruz. Bu dayanışma ve mücadele devam ettiği sürece inşallah en kısa sürede tekrar ayağa kalkacağız. Allah bir daha bu tür acıları yaşatmasın. Tekrar yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yakınlarına sabır yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum."